MERSİN’DE YÜZDE 14 DÜŞTÜ!’
Mersin Ticaret Borsası Başkan Ö. Abdullah Özdemir, Mersin Tarım ve Gıda Sektörü hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Tarım ve gıda sektörünün, Mersin’i Türkiye’nin en önemli üretim ve ihracat merkezlerinden biri yaptığını söyleyen Özdemir, “Üretim açısından bakıldığında, Mersin Türkiye’de meyve üretiminde birinci, sebze üretiminde ise üçüncü sıradadır. Tarımsal ihracatta ise ülke genelinde dördüncü konumdadır. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, 2023 yılında Mersin’den 17 firma Türkiye’nin İlk bin İhracatçısı listesine girmiştir. Bu firmaların 12’si tarım ve gıda sektöründe faaliyet göstermektedir, bu da sektörün Mersin ekonomisi açısından önemini açıkça ortaya koymaktadır.” dedi.
“Mersin’in bitkisel üretim değeri dolar bazında yüzde 30 geriledi”
Ancak Mersin’in tarım ve gıdada sahip olduğu potansiyeli hem hasılasına hem de ihracatına tam olarak yansıtamadığını belirten Özdemir, “Veriler de bu durumu doğruluyor. Türkiye, 2010 yılında 70 milyar dolar tarımsal hasıla ile en yüksek değere ulaşmıştı, ancak bu rakam kademeli olarak azalarak 45 milyar dolara kadar geriledi. Bugün gelinen noktada ise 68,5 milyar dolar seviyesine ulaşabildik. Mersin’in tarımsal hasılası aynı dönemde 2,5 milyar dolardan 2,2 milyar dolara düşerek yüzde 12 değer kaybetti. Üstelik, bu dönemde ülke nüfusu yüzde 17, Mersin nüfusu ise yüzde 19 arttı. 2010’dan bu yana Türkiye genelinde tarım alanları yüzde 2 daralırken, Mersin’de yüzde 14 düştü ve Mersin’in bitkisel üretim değeri dolar bazında yüzde 30 geriledi. Bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek için, Tarım ve Orman Bakanlığımızın tarımsal üretimin planlanması hususunda attığı adımları çok değerli buluyoruz.” şeklinde konuştu.
“Topraklarımızdan azami verim alınmalı”
Beklentilerinin, yeni üretim planlamasının ilk aşamada Mersin’in güçlü olduğu meyve ve sebze sektöründeki konumunu korumaya ve geliştirmeye öncelik vermesi olduğunu ifade eden Özdemir, “İkinci aşamada ise, Ticaret Bakanlığımız ve sektör bileşenleri ile koordinasyon içinde, iklim, toprak, topoğrafya ve su kısıtı gibi coğrafyamızın temel özelliklerini esas alarak, dünya ticaretinde göreceli olarak üstünlüklere sahip ürünler ile ürün desenimizi genişletecek ve pazar çeşitliliğimizi artıracak politikalar üretilmelidir. Örneğin, avokado için dünya genelinde 8,5 milyar dolarlık bir pazar var. Benzer nitelikte ürünlerden mango ve kivi için 4’er milyar, ananas ve ahududu için de 3’er milyar dolarlık ticaret hacmi bulunmaktadır. Coğrafyamıza uygun ve birim ihracat değeri yüksek bu tür tropikal ve subtropikal ürünlerle topraklarımızdan azami verim alınmalıdır. Bu dönüşümün gerçekleşmesi ve teşviki için Bakanlığımız tarafından pazar araştırması desteği verilmelidir. Mersin’in özellikle katma değeri yüksek ürünler ile tarım ve gıda sektöründeki geleceğinin planlanması açısından, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yatırım teşvik sistemi büyük önem taşımaktadır. Mersin, yatırım teşvik sisteminde üçüncü bölgede bulunmaktadır. Mersin’in tarım ve gıda sektöründe sıçrama yaratabilmesi için önerimiz, bu sektörde yapılacak ve gerekli koşulları sağlayan her türlü yatırımın belirli bir süre için beşinci bölge kapsamında değerlendirilmesidir. Böylece mevcut sermayenin yatırıma, üretime, ihracata ve istihdama dönüşümünün önü açılacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Mersin ihracatının yüzde 35’i sadece narenciye ve bakliyattan geliyor”
Özdemir şöyle devam etti;
“On İkinci Kalkınma Planında sektörümüz için “Ürün çeşitliliği ve markalaşma ile uluslararası rekabetçiliğin artırılması sağlanarak ihracat gelirleri artırılacaktır” vurgusu yapılmaktadır. Bu doğrultuda, ilgili Bakanlıklarımızdan olumlu adımlar atmalarını arzu ediyoruz. Özel Ticaret Sistemi verilerine göre, Mersin ihracatının yüzde 35’i sadece narenciye ve bakliyattan gelmektedir. Ancak pazarda tutunabilmek için bu ürünleri rekabet içinde olduğumuz ülkelere kıyasla daha ucuza ihraç ediyoruz. Bilhassa markalaşma yönünde uygulanacak politikalar ile uluslararası pazarlarda rekabetçi gücümüzü artırabiliriz. İlimizin tarımsal üretimini, bitkisel üretim değerini, tarımsal hasılasını ve tarımsal ihracatını artırarak sahip olduğu potansiyeli daha güçlü bir şekilde hayata geçirmek için önümüzdeki yılları bugünden planlamalıyız. Devletimizden beklentimiz, üretilen ve ihraç edilen her bir ürünü milli servet olarak görmesi ve bu amaç doğrultusunda önerilerimizin dikkate alınarak karşılık bulmasıdır. Bu potansiyelin verimli bir şekilde değerlendirilmesi, hem ilimizin dış ticarette net ihracatçı olan pozisyonunu güçlendirecek hem de Mersinli firmaların ulusal ve uluslararası listelerde daha fazla sayı ile yer almasını sağlayacaktır.”