Ana Sayfa Arama
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    AFGAN İŞÇİ VE PINAR GÜLTEKİN DAVALARINI TBMM GÜNDEMİNE TAŞIYAN EKMEN: HERKES İÇİN ADALET İSTEDİ

    DEVA Partisi Genel Başkan

    DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen, yargı sisteminde yaşanan sorunlarla ilgili TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yargı reform paketlerinin açıklanmasına rağmen sorunlara çözüm bulunmadığını söyleyen Ekmen, adaletin sağlanması için her bir olayda adalete ihtiyaç duyulduğuna vurgu yaptı. Ekmen, mülteci cinayetleri ve kadın cinayetleri gibi vahim olaylarda yargının duyarsız kalmaması gerektiğini belirterek, kadın cinayetlerinde haksız tahrik, iyi hâl ve benzeri indirimlerle âdeta şiddeti teşvik eden uygulamalara karşı bu dava tiplerinde gerekirse yasal olarak ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi.

    DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, yargı sisteminin yaşadığı sorunlarla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) değerlendirmelerde bulundu. TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Ekmen, Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulmasına tepki gösterirken, Zonguldak’ta, çalıştığı ruhsatsız maden ocağında fenalaşan ve daha sonra ormanda yakılmış halde cesedi bulunan Afganistan uyruklu Mohammad Nourtani’nin yaşadığı vahşi olayı hatırlattı.  

    BÜYÜK SÖZLERDEN ÖNCE KÜÇÜK OLAYLARDA ADALETE İHTİYAÇ VAR!

    Yargısal reform paketlerinin açıklanmasına rağmen sorunlara çözüm bulunmadığını söyleyen Ekmen, “Gün geçmiyor ki bir yargısal fecaatle karşı karşıya kalmayalım. Sayın Cumhurbaşkanı Yargı Reformu Stratejisi’ni açıkladı ama bizim büyük büyük sözlerden önce insanların hayatını altüst eden küçük olaylarda ciddi bir adalete ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

    MÜLTECİ CİNAYETİNDE DUYARSIZLIK OLMAMALI!

    Zonguldak’ta, çalıştığı ruhsatsız maden ocağında fenalaşan ve daha sonra ormanda yakılmış halde cesedi bulunan Afganistan uyruklu Mohammad Nourtani’nin yaşadığı vahşi olayı hatırlatan Ekmen, “Bu konu kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. İddianamede aynı şekilde iştirak hâlinde kasten adam öldürme suçundan dava açılmıştı ancak geçtiğimiz hafta esas hakkındaki mütalaa bilinçli taksirle adam öldürme üzerinden verilmiştir. Şüphesiz, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her bir kişinin canı bu devletin namusuna emanettir. Ancak çok zor şartlarda Türkiye’ye gelmiş, mülteci hâline gelmiş ailesinin ve kendisinin hakkında vatandaşlıktan kaynaklı herhangi bir yasal koruma statüsü dahi olmayan birisinin bu muameleye maruz kalması, Türk vatandaşlarının maruz kaldığı birçok haksızlığın yanında kişinin mülteci olmasından kaynaklanan bir duyarsızlık olarak vicdanlı insanlarda kaygı ve tepki yaratmıştır. Bilerek bir insanı yakan, yaktığı cesedi gizleyen, bunun için büyük bir çaba sarf eden, ‘adamın kimliği yok, zaten Afgan; yakalım gitsin’ ve sonra da ‘yaktık biz onu’ diye tutanaklara geçecek şekilde beyanları olan bu kişiler hakkındaki soruşturmanın bu şekilde tamamlanmaması gerekir. Ümit ediyoruz ki yargı, hakkaniyet ve adalet açısından vazifesini yapar” değerlendirmesinde bulundu.

    İYİ HAL VE BENZERİ KARARLAR ORTADAN KALDIRILMALI

    Muğla’da vahşi bir şekilde katledilen Pınar Gültekin davasında Yargıtay’ın vermiş olduğu  bozma kararına da tepki gösteren Ekmen, şunları kaydetti; “Pınar Gültekin davası hakkında Yargıtay’ın ilgili dairesinin vermiş olduğu bozma kararı infial yarattı. başsavcılık itirazda bulundu ama biz artık neredeyse münferit olmaktan çıkan bu uygulamaların kadın cinayetleri açısından sistematik sonuçlarını görüyoruz. Pınar Gültekin’in önce boğulmaya çalışılmasının, cenin pozisyonunda varile konularak yakılmasının, sonra üzerine beton dökülerek kaldırılmasının nasıl canavarca hisle işlenen bir fiil değil de normal bir öldürme fiili olarak tanımlandığını anlamakta zorlanıyoruz. Artık bu kadın cinayetlerinde yargı faaliyetleri ile haksız tahrik, iyi hâl ve benzeri kararlarla âdeta şiddeti teşvik eden uygulamaların, bu imkânların bu dava tiplerinde yasal olarak ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz. belirli dava tiplerinde iyi hâl ve benzeri uygulamaların hatta haksız tahrik uygulamalarının daha sıkı bir denetime tabi olması hususunda bir yasama faaliyetine ihtiyaç varsa bunu yapmamız gerektiğini düşünüyoruz.”