DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Cine1 ekranlarında Hüseyin Akgün’ün sunduğu Çemberdekiler programında Türkiye’nin gündemini sarsan yargı operasyonları, sokak eylemleri ve hukuk güvenliği tartışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Ekmen, “Oysa bir vatandaşın en büyük ihtiyacı kamu düzeni içerisinde hukuk güvenliğidir.” diyerek hukukun araçsallaştırılmasına tepki gösterdi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Cine1 ekranlarında Hüseyin Akgün’ün sunduğu Çemberdekiler programına konuk oldu.
Hukuk güvenliğinin tartışıldığı bir ülkede başka bir aşamaya geçemezsiniz
Ekrem İmamoğlu’na uygulanan hukuki süreçler hakkında konuşan Ekmen, “Ceza hukukumuz vatandaşlarımıza uygulanır ve düşman hukukundan ayrı bir şeydir. Bazen bu örneği veririm, çok çarpıcıdır. Dağda çatışma halinde bulunan Mehmetçik, 10 metre mesafeden çatışma halinde bir terör örgütü üyesini öldürürse meşrudur ama yaralı yakaladığı bir terör örgütü mensubu artık o hukuk devletinin eline geçmiş bir sanıktır, bir zanlıdır. düşman hukuku uygulayamazsınız, ceza hukukunun temel ilkelerini yok sayamazsınız. Böyle bir soruşturmada hukukçuları ikna edecek deliller ortaya konulmazsa, zaten yoğun bakımda olan hukuk devletine inanç ve güven tamamen sıfırlanır. Oysa bir vatandaşın en büyük ihtiyacı kamu düzeni içerisinde hukuk güvenliğidir. Hukuk güvenliğinin tartışıldığı bir ülkede başka bir aşamaya geçemezsiniz” dedi.
Orantısız polis gücü kabul edilemez
Türkiye’deki sokak eylemlerinde polisin orantısız güç kullanımı hakkında yorumda bulunan Ekmen, “Öncelikle sokakta protesto hakkı dünyanın en ilkel hukuk devletlerinde bile kabul gören anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat alınmış çok temel bir haktır. Devlet, vatandaşı sokağa çıktığında onu sindirmek ve püskürtmek ile değil onun güvenliğini almakla mükelleftir. Bu noktada Türkiye’nin birçok yerinde yürütülen eylemlerin güvenliğini sağlamakla mükellef olan polis memurlarının eylemcilere yönelik orantısız güç kullanımı kabul edilemez. Sokakta olan herkese ilk günden beri şunu da tavsiye ettik: İktidarın yöneleceği ilk propaganda bu gösterileri ahlaki üstünlük açısından aşabilmek ve sokak güvenliği açısından terörize edebilmektir. O yüzden polisle karşı karşıya gelinmemeli” açıklamasında bulundu.
Basına yönelik şiddet, demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır
Polis şiddetinin yalnızca sokaktaki protestocularla sınırlı kalmadığını, basın mensuplarını da hedef aldığını belirten Ekmen, “Gazetecinin suçu ne? Gözüyle gördüğünü kadrajıyla çekmek ve yayınlamak. Adalet Bakanı diyor ki ‘Onlar şiddete karıştılar’. Böyle bir George Orwell dünyasında, her şeyin kayıt altında olduğu bir yerde, bu gazetecilerden hangi birinin polise taş ve su şişesi attığını gösteren bir görsel var mı elimizde? Basın mensupları, halka bilgi sunan birer köprüdür. Onlara yönelik şiddet, demokrasinin temel ilkelerine aykırıdır” dedi.
Umudu yitirmeyin, demokratik süreçlere güvenin
Son olarak hukukun üstünlüğü ve demokratik süreçlerin önemini vurgulayan Ekmen, “Vatandaşımızın meşru siyasete, demokratik kanallara ve hukuk zeminine her şeye rağmen güvenini koruması gerekir. İktidarın kısa vadede iktidar gücüyle, kaba güçle, zorbalıkla elde ettiği bazı kazanımlar hiç kimsede bir umutsuzluk yaratmasın. Bazen bir pencerenin, parantezin kapanması biraz zaman alabilir ama ondan sonra çok daha geniş, daha ferah bir sürecin başlangıcına girmiş oluruz. Vatandaşlarımız inandıkları siyasi partilere, sivil topluma destek olmaya ve demokratik mekanizmalara güvenmeye devam etsinler” ifadelerinde bulundu.