NUTEK Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve WiN Türkiye (NÜKAD) Başkanı Bahire Gül Göktepe, nükleer enerjinin artık yalnızca bir seçenek değil, güçlü bir geleceğin simgesi olduğunu söyledi. Dünyanın iklim kriziyle mücadelede düşük karbonlu enerji kaynaklarına yöneldiğini kaydeden Göktepe, “Nükleer enerji yeniden küresel gündemin merkezine oturdu. Artan reaktör sayısı, yeni yatırımlar ve genişleyen kullanım alanları, yalnızca teknoloji değil aynı zamanda nitelikli insan kaynağı ihtiyacını da dramatik biçimde artırıyor. IAEA’nın ortaya koyduğu verilere göre, 2050 yılına kadar nükleer ekosistemde yaklaşık 4 milyon profesyonele ihtiyaç duyulacak. ABD Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre yalnızca ABD’de bile ileri reaktörler için 376 bin yeni çalışana ihtiyaç var” dedi.
Göktepe, bu ihtiyacın yalnızca nükleer tesislerin işletme kadrolarını değil; güvenlik yönetimi, iletişim, inşaat, yakıt çevrimi, düzenleyici kurumlar, tedarik zinciri, söküm ve atık yönetimi nükleer uygulamaları (tarım, tıp) gibi tüm alt alanları kapsadığını belirtti. İklim değişikliği, artan enerji talebi ve veri merkezlerinin yükselen ihtiyacının, nükleer enerjiyi yeniden gündeme taşıdığını belirten Göktepe, “IEA’nın Nükleer Enerjide Yeni Bir Çağa Giden Yol raporu, nükleerin hızla artan elektrik talebine güvenli ve temiz bir yanıt sunabileceğini vurguluyor. Yeni politikalar, yatırımlar ve özellikle küçük modüler reaktörler (SMR’ler) bu dönüşümün temelini oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
Nükleer geri döndü
Dünya Nükleer Birliği’nin (WNA) 2025 Dünya Nükleer Performans Raporu’na göre, 2024 yılında küresel ölçekte 2667 TWh’lik üretimle tarihî bir rekor kırıldığını ifade eden Göktepe, “Bugün 70 reaktör inşaat halinde, yalnızca 2024 yılında 9 yeni şantiye açıldı. Özellikle Çin, Pakistan, Mısır ve Rusya bu yatırımlarda başı çekiyor. IAEA’nın 2050 yılı için öngördüğü “yüksek senaryoya” baktığımızda ise küresel kapasitenin 950 GWe’ye ulaşacağı, yani bugünün yaklaşık 2,5 katına çıkacağı görülüyor. Bu artış yalnızca elektrik üretiminde değil, küçük modüler reaktörler (SMR), hidrojen üretimi ve veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılama gibi alanlarda da kendini gösterecek. Amaç, karbon ayak izini küçültmek, iklim krizine çözüm sunmak ve enerji arz güvenliğini sağlamak” diye konuştu.
“Uzmanların yarısı kadın nükleerci olmalı”
Nükleer alanda kadınların yükselen gücüne dikkati çeken Göktepe,“Dünya 4 milyon uzmana ihtiyaç duyacaksa, bunun yarısı neden kadın olmasın? “ diye konuşan Göktepe, tabloyu şöyle yorumladı: “Nükleer yalnızca enerji değil; aynı zamanda dünya barışı, güvenlik, iklim hedefleri ve kalkınma ile doğrudan bağlantılı. Nükleer alanda kadınlar; güvenlik kültürü, risk analizi, acil durum iletişimi ve paydaş yönetimi gibi kritik alanlarda zaten kanıtlanmış yetkinliklere sahip. Bu dönüşümün kadınlarla hızlanacağına yürekten inanıyorum.”
Kadınların Sektördeki Yeri: Yüzde 24,9 ile Sınırlı
Bugün itibarıyla kadınların nükleer tablodaki yerinin dengeli olmadığını vurgulayan Göktepe, şöyle devam etti: “OECD-NEA verilerine göre nükleer sektörde kadınların payı %24,9, kritik teknik ve liderlik pozisyonlarında ise daha da düşük. Bu dengesizlik giderilmeden nükleer dönüşümün hız kazanması mümkün değil. Enerji dönüşümü sadece teknolojik değil, toplumsal bir süreçtir; kadınlar dışarıda bırakıldığında dönüşüm yarım kalır.
Buna karşın umut verici gelişmeler de var. OECD’ye göre 2023’te yeni işe alımlarda kadınların oranı %28,8’e yükseldi. IAEA’da üst düzey kadın oranı ise 2019’da %30’dan 2023’te %46’ya çıktı. Bu, fırsat verildiğinde kadınların hızla yükselebileceğini gösteriyor. Ayrıca 2025’te imzalanan WiN Global–WINS mutabakatı, güvenlik ve acil durum hazırlığı gibi kritik alanlarda kadınların teknik kapasitesini artırmayı hedefliyor. Bu gelişmeler, kadınların sektörde giderek daha etkili olacağına, yükselen gücüne işaret ediyor.
Türkiye’nin Nükleer Vizyonunda Akkuyu NGS
Türkiye’nin nükleer serüveninin 70 yıl öncesine dayandığını, 1962 yılında kurulan TR araştırma reaktörüyle Ar&Ge alanında önemli çalışmalar yapıldığını, ancak son 15 yılda tarihi bir eşik aşılarak, yeni bir döneme girildiğini belirten Göktepe, şunları söyledi: “Akkuyu NGS projesi sayesinde ülkede nükleer alanda eğitim veren yeni bölümler açıldı. Yurt dışında lisans ve lisansüstü eğitim alan genç uzmanlarımız sahaya dönüyor. Simülatör temelli eğitimler, kalite güvencesi ve radyasyon güvenliği gibi alanlarda özellikle kadın mühendislerimizin görünürlüğü arttı. Akkuyu NGS’de yaklaşık 300 genç mühendis çalışırken, bunların 37’si kadın mühendislerden oluşuyor. Bu, Akkuyu NGS’nin bizim için yalnızca enerji arz güvenliği değil, aynı zamanda kapsayıcı bir teknoloji kültürü, özellikle güvenlik kültürü inşası olduğu anlamına geliyor.”
STEM ile Güçlenen Kadınlar
WiN Türkiye olarak genç kadınlara yönelik STEM projeleri geliştirdiklerini belirten Göktepe, “Dört yapraklı yonca programıyla genç kızlara rol modeller sunuyoruz. Nükleer; bilim, teknoloji, matematik ve mühendisliğin kesişiminde en ileri alanlardan biridir. STEM ile güçlenen kadınlar tasarım, malzeme, siber emniyet, yakıt çevrimi, işletme, söküm ve atık yönetimi gibi tüm alanlarda söz sahibi olabilir. Nükleerin her alanında kadınlara ihtiyaç var; gelin bilimi, güvenliği ve toplumsal faydayı birlikte büyütelim” dedi.
Nükleer Endüstride Rol Modeller Artıyor
Nükleer alanda kadınların yükselişininsadece rakamlarda değil, sahada da kendini gösterdiğini ve bu yıl Rosatom’un kuruluşunun 80. yıl dönümü olduğunu belirten Göktepe, “Rosatom’un nükleer buzkıranı Yamal’ın ilk kadın kaptanı Marina Starovoitova, 20 Ağustos 2025’te göreve başladı. Kuzey Deniz Rotası gibi zorlu bir bölgede kadın bir kaptanın görev alması önemli bir aşamayı simgeliyor. Bugün Akkuyu’yu inşa eden teknoloji devi Rosatom’a bağlı 350 kuruluşta çalışan 288 binden fazla kişinin 88 binden fazlası kadın. Bu, toplam çalışanların %32,1’ine karşılık geliyor ve bu oran küresel ortalamanın oldukça üzerinde. Bu da bize kadınların doğru ekosistemlerde daha fazla yer alabileceğini kanıtlıyor ” diye konuştu.